Yunan Adaları Gezi Notları / Santorini

Yunan Adaları Gezi Notları / Santorini


Hem gezmesi hem de anlatması en zevkli olan gezi notumuza geldi sıra;
İnsandan çok eşeğin, evden çok şapelin, sudan çok şarabın olduğu yer: Santorini.

Bütün bir gemi turunu belki de aslında bu ada için satın almıştık diyebiliriz. Gezdiğimiz bütün adalar burası için hazırlık gibiydi. Bu ada için olan heyecanımız o kadar çoktu ki; adalar içerisinde tur satın aldığımız tek yer burasıydı. Bu noktada şunu belirtmek gerekir; aslında burası için de ekstra tur satın almanıza gerek yok. Biz en azından bir tur satın alacak isek orası bu ada olsun diyerek satın almıştık. Ancak geriye dönüp baktığımızda kendi başımıza da gezebileceğimizi farkettik. Hatta tur satın almaz ve kendiniz gezerseniz kalabalık olmadan daha rahat resimler çekebileceğinizi belirtmek istiyoruz.

Santorini'ye gitmek için seçebileceğiniz iki rota mevcut: hava yolu ve deniz yolu. Her ikisi için de öncelikle Atina' ya gitmeniz gerekiyor. Atina üzerinden Santorini' ye ulaşabiliyorsunuz. Tabi bir de deniz yoluna tur gemilerini ekleyebiliriz ve böylece bizim gibi Santorini' yi ziyaret edebilirsiniz.

Yazının başında dediğimiz gibi, bu ada için o kadar heyecanlıydık ki, sabahın çok erken saatlerinde daha gemimiz yanaşmadan uyanıp hazırlanmaya başlamıştık.


Gemi yanaşmadan uyanmıştık demiştik ya, gemi aslında Santorini'ye tam olarak yanaşmıyor. Bu ada o kadar çok turistin geldiği bir yer ki, gemilerin yanaşacağı bir liman yok. Adanın açığında bir noktada demirliyor ve ekstra tur tekneleriyle adaya ulaşım sağlanıyor. Böylece ekstra bir gelir kapısı daha açılmış oluyor.

Biz de gemimizden bu teknelere geçip oradan adaya ulaştık.




Bu ufak teknelerin, kısacık yolda bile çok fazla sarstığını belirtmemiz lazım, hazırlıklı olmak gerek. Teknelerin vardığı noktada iki seçeneğiniz var. Ya eşeklerle o meşhur yoldan çıkacaksınız, ya da teleferiğe binerek yukarı çıkacaksınız. Tabi aşağı iniş için de aynı iki seçenek geçerli. Eşeklerin kullandığı yolda yürüyebilirsiniz de; ama bunu kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Eşek üstündeyken bile o dar yollarda duvarlara sürtme ve özellikle bacaklarınızın morluklar içinde kalma riski o kadar fazla ki; eğer yürümeyi tercih ederseniz çok daha ciddi yaralanmalara maruz kalabilirsiniz. Biz teleferiği kullanmayı tercih ettik.

Bir şekilde yukarıya ulaştıktan sonra sizleri eşsiz manzaralar ve yürüyüş mesafesinde gezilecek, resim çekilecek bir cennet bekliyor. Biz de yazımızın bu noktasında bir ara veriyor ve sizleri resimlerimizle baş başa bırakmak için geri çekiliyoruz.


































Yukarıdaki bazı resimlerde açıkta bizi bekleyen gemimiz de gözükmekte. Gün içerisinde birkaç kez acaba hiç binmesek ve burada yaşamaya devam mı etsek diye düşündüğümüz doğrudur :)

Bu kadar gezinti ve fotoğraf çekimi bizleri çok susatmıştı. Hem biraz dinlenmek hem de bir şeyler içmek için manzarası güzel bir yer seçtik. Moralimiz o kadar yüksekti, o kadar mutluyduk ki.




Her ne kadar görüntüleme fırsatımız olmasa bile bu adada Bradd Pitt ve Angelina Jolie' ye ait bir ev bulunuyor. Tur rehberimizin söylediğine göre bu ev de aslında adanın ticari reklam kampanyasının bir ürünüymüş. Ortak rol aldıkları bir film sonrasında kendilerine bu ev hediye edilmiş ve bu sayede adanın popülerliğinin arttırılması amaçlanmış.

Santorini diyince şapellerinden de bahsetmemiz gerekiyor. Zamanında bu adada o kadar çok denizci varmış ki... Şapeller ile denizcilerin alakasını sorduğunuzu duyar gibiyiz... Sefere çıkan denizciler evlerine, eşlerine, çocuklarına geri dönebilme sevdasıyla sefere çıkarken, eğer geri dönebilirsem bir şapel inşa ettireceğim derlermiş. Bu adakla çıkarlarmış seferlerine. Geri döndüklerinde ise maddi imkanlarına uygun olarak şapeller inşa ederlermiş. Çok da kolay bir şey değilmiş aslında şapel inşa ettirmek. Şapelin bütün temizlik, bakım, aklımıza ne gelirse bütün masraflarını üstlenirlermiş. Santorini sokaklarında da bu şekilde bir çok şapel mevcut, günümüzde de ibadetlerini gerçekleştirmek için bu şapellere giren ve bir mum yakıp dua eden insanlarla karşılaşmak pek mümkün. Şapellerin yanı sıra daha büyük ibadethaneler de mevcut.






Turistik potansiyeli bu kadar fazla olan bir adada alışverişin de ön planda olduğunu söylemeliyiz. Hem hediyelik eşya dükkanları; hem de pahalı markaların mağazaları bu adada mevcut. Siz de gezintinize ara verip buralara bir uğramalısınız.













 Günün sonuna yaklaşırken evimizin erkeğinin oburluğu bir kez daha gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Biz de bir anda deniz manzaralı bir restoranda, önümüzde bir kez daha koca bir tabak içerisinde kalamarla buluvermiştik kendimizi.

 

Resim sizi aldatmasın, Hem o kalamar; hem de hamburgerin büyük kısmı resmin sağ tarafında bulunan obur beyin midesindeydi çok kısa bir süre sonra. Rivayete göre en güzel kalamar, en güzel manzarada yenirmiş.

Turumuzun sonuna doğru pek çok duyguyu beraberinde taşıyorduk. Hem çok yorulmuş, hem de çok memnun kalmıştık bu adadan. Pek çok resim çekmiş, çok fazla yürümüş ama hayatımızdaki en güzel manzaralarda huzur bulmuştuk.

Şimdi bu yazıyı gezi notu haline getirirken hatırlamak bile resimlerimizde gördüğünüz o güzel gülümsemeyi yerleştirdi yüzlerimize. İster balayınızda gidip birkaç gün kalmak için, ister kısa süreli ziyaret için, ne olursa bu adayı gezip görmelisiniz.

Yunan Adaları Gezi Notları'mızı en güzeliyle kapatıyoruz.
Bir sonraki gezi notumuzda buluşana kadar,
Bir ömür yüzünüzde gülümseme, kalbinizde aşk ve sevgi eksik olmasın.


Burcu ve Hakan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En son yayınlanan yazımız;

Tayland Gezi Notları

Tayland Gezi Notları Bu yazımızda sizleri alışık olduğumuzdan daha farklı bir gezi notu ile karşılıyoruz, Tayland.  Neden alışı...