Değerli takipçilerimiz, uzun bir aradan sonra yeni bir gezi notuyla sizleri selamlıyoruz. Bu seferki gezi notumuz için Sırbistan, Belgrad' tayız.
Bu yazımızda çok fazla resim yer aldığını şimdiden sizlere söylememiz gerektiğini düşünüyoruz. Siz de eğer giderseniz eminiz ki bizden çok daha fazlasını çekecek ve insanlarla paylaşmak isteyeceksinizdir. Biz gezimizi üç gece, dört gün olarak planlamıştık. İlk gün sabah erken saatlerde vardığımız şehirden, dördüncü gün akşam saatlerinde ayrılış yaptık. Yürümeyi çok seven bir çift olduğumuz için genellikle toplu taşıma yerine yürümeyi ve sürekli resim çekmeyi tercih ettik. Gezi boyunca pek çok kafede kahve molası verip acıktıkça sokak lezzetleriyle karnımızı doyurduk. Bu yazımızda sizlere bu güzel anımızı aktarmaya çalışacağız:
Belgrad ile ilgili olarak bilmeniz gereken şeylerin başında para birimi gelmektedir. Sırbistan'ın başkenti olan Belgrad'ın resmi para birimi Sırbistan Dinarı'dır. Belgrad pek çok Avrupa ülkesine kıyasla hesaplı bir şehir. Gerek vize gereksinimi olmaksızın ziyaret edebiliyor oluşunuz, gerek fırsat yakalayarak alınabilen uçak biletlerinin ucuzluğu, gerekse şehrin genel masrafları açısından uygun fiyatlarla güzel bir tatil geçirebilmenizi sağlıyor. Euro bölgesi ülkelerde ve şehirlerinde kabaca masraflarınızı birim olarak görebilirsiniz. Ülkemizde 10 liraya satılan bir yemeği euro bölgelerinde kabaca 10 euroya yiyebiliyorsunuz ve bu da yaklaşık 5 katlık bir pahalılığa neden oluyor. 10 euroya da genelde kaliteli ve doyurucu yiyecek bulamıyorsunuz zaten. 10 euro ise yaklaşık 1170 sırbistan dinarı yapıyor ki, bu parayla Belgrad' da 2 kişi lüks sayılabilecek bir restoranda karnınızı doyurabilirsiniz.
Belgrad ziyaretiniz öncesi aklınızda bulunması gereken bir nokta da saat farkı olmalı. Belgrad ile aramızda 2 saatlik bir zaman farkı var. Türkiye'den uçağa bindiğinizde ve Belgrad' da indiğinizde saatinizi 2 saat geri almanız gerekiyor. Uçakla yolculuk ise 2 saat kadar sürüyor. Yani hemen hemen bindiğiniz saatte Belgrad' a inmiş olacaksınız. Özellikle otele girişte sorun yaşamamak için rezervasyonlarınızı buna göre ayarlamanız gerekmekte. Belgrad' a tek ulaşım yolu elbette havayolu değil, ancak biz havayolu ile ulaşımı tercih ettik.
Konaklamaya gelince, şehir içerisinde bulabileceğiniz oteller tabi ki mevcut. Bizim ise size önerimiz bir apart kiralamanız yönünde olacaktır. Biz 3 gece için 150 euro karşılığında şehir merkezinde stüdyo bir daire kiraladık. Siz daha uygun bir fiyata da bulabilirsiniz.
Gerekli bilgilere biraz değindikten sonra, yolculuğumuzu anlatmaya başlayalım. Uçağımız sabah saat 08:30 daydı ve Belgrad'a vardığımızda oranın saatiyle yine 08:30 du. Hava alanında yapmanız gereken ilk iş bir miktar euroyu sırbistan dinarına çevirmek olmalı. Sadece gerekli olabilecek kadar para çevirip geri kalanını şehir merkezinde çevirmenizi tavsiye ederiz. Para bozdurabileceğiniz pek çok change office şehir merkezinde mevcut ve havaalanı ile arasında çok fiyat farkı oluyor. Biz de bir miktar euroyu sırbistan dinarına çevirip havaalanından çıktık.
Havaalanından şehir merkezine ulaşım için birkaç alternatif var. Taksi her zaman akla gelen ilk ulaşım olsa bile, havaalanı çıkışında hemen sol tarafta otobüsler mevcut. A1 line olarak geçen hat şehir merkezine kadar bırakıyor ve fiyatı kişi başı 300 dinar. 72 numaralı otobüs ise Cumhuriyet Meydanı'na yakın olan Zeleni Venac'a kadar gidiyor ve fiyatı biletiniz varsa 89, yoksa 150 dinar tutuyor. Bu aşamada belirtmemiz gereken şöyle bir detay var: Otobüsleri bilet vererek veya parasını şöföre ödeyerek kullanabiliyorsunuz. Ama eğer siz para vermek için şoförün yanına gitmezseniz size kimse sormuyor. Bu şekilde ücretsiz olarak kullanılabilecek gibi gözükmesine rağmen, bazen sivil görünümlü kontrolcü kişiler tarafından bilet kontrolü yapılıyor. Cezası ise 50 euro ve polis noktasında derdinizi anlatmaya çalışmak.
Şehir merkezine indikten sonra, zaman geçirmemiz gerekiyordu çünkü apartmana giriş saatimiz 14:00' tü. Anahtarı almak için saat 14:00' te ev sahibimiz ile buluşacaktık. Biz de yol üzerindeki bir bakery'de (bizdeki fırın olarak çevirilebilir) oturup kahve içip kruvasan yedik. Resim çekerek çevreyi biraz dolanıp apartmanımıza yakın bir kafede de biraz aman geçirdikten sonra apartmanımıza geçtik. Birkaç saatlik dinlenme sonrasında akşam yürüyüşümüz için hazırdık.
Akşam yemeğimizi Burger Bar isimli yerde yedik ve çok memnun kaldık. Biraz alışveriş sonrasında 2. gün için dinlenmeye çekildik.
İkinci gün başladığında sabah kahvaltısı için Toma'dan (Toma's Bakery: Mutlaka denemeniz gereken bir bakery. Börek tarzı yemekleri, pastaları ve pizzaları ile ünlü) yiyecek birşeyler alıp kahve ile beraber yedik.
Sonraki durağımız Kalemegdan'dı. Bol bol resim çekerek ilerledik.
Kalemegdan kalesinde resim çekilip terasa çıktık. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği o eşsiz manzarada bol bol resim çektik.
Soğuğun da etkisini iyice hissettiğimiz anda ise bir kafeye attık kendimizi ve sıcak çikolata içerek ısındık.
Sonrasında Savaş Müzesini gezdik. Siz de burada bol bol resim çekebilirsiniz.
Dönüş yolumuzda polaroid kameramızla resim çektirmek için yardım istediğimiz çiftin Türk çıkması ile şaşırdık :) Buradan kendilerine selamlarımızı iletiyoruz.
Biraz muhabbet ettikten sonra geri dönüş yürüyüşümüze başladık.
Yolda hediyelik eşya satan dükkanları gezdik ve karnımızı dilim pizza ile doyurduk. Dilim pizzalar, oldukça lezzetli ve doyurucu. Tek dikkat etmeniz gereken şey ise, içerisinde domuz eti olup olmadığını sormanız gerektiği. Bir de Kalemegdan'da Jurassic Park olduğundan bahsetmiş miydik?
Cumhuriyet Meydanın'da uzun uzun dolaşıp, akşam yemeğini ise bir gün önceden rezervasyon yaptırdığımız Dva Jelena'da yedik. En ünlü restoranlardan biri olan burada geyik etini deneyebilirsiniz.
Üçüncü günümüzün yorucu geçeceğini bildiğimiz için sabah erken kalkıp yine bakeryden aldığımız yiyeceklerle karnımızı doyurup erkenden yola çıktık. Bugün bizi uzun bir yürüyüş bekliyordu. Önce Vracar mahallesine gidip Nicola Tesla Müzesini ziyaret ettik. Kişi başı 500 dinar ücret alınan bu müze, tahmininizden çok daha küçük bir müze. Tesla'nın bir zamanlar evi olarak kullandığı bina müze haline getirilmiş. Tesla'ya ait eşyalar ve hakkındaki bilgilerden oluşuyor. Elektrikle ilgili deneyleri de gözlemleme şansı bulabileceğiniz bu müzede de resim çekebiliyorsunuz.
Müzeden çıktıktan sonra Aziz Sava kilisesine geçtik. Burada da bol bol resim çekmeyi unutmadık.
Acıktığımızda yine sokak lezzetlerini tercih ettik ve yoruldukça kahve içtik. Köprüden yürüyerek geçerek USCE alışveriş merkezine geçtik. Buradan da yürüyerek Zemum'a ve Gardos kulesine gittik.
Bir de gezinirken gördüğümüz bir yer bizi çok şaşırtmıştı...
Saatin ilerlemesi ve havanın kararması nedeniyle Cumhuriyet Meydanı'na otobüsle döndük. Bu gün 20 km ye yakın yol yürümüştük ve toplu taşıma kullandığımız tek gün olmuştu. Bu akşam da yemek tercihimizi hamburgerden yana kullanıp odamıza döndük. Artık geriye son bir gün ve dönüş yolculuğu kalmıştı.
Dördüncü ve son günümüzde odadan ayrılış yaptıktan sonra dönüş kahveleri için Edisan Pastry Shop'a uğradık. Cumhuriyet meydanında heykele bakan kısımda bulunan bu kafe, birşeyler içmek ve gezinen insanları izlemek için çok güzel bir konuma sahip.
Acıktığımızda Cumhuriyet meydanının karşısında bulunan "Community by Kasina" isimli butik kafe restorana geçtik, bu yeri daha önce keşfetmemiş olmamız bizi üzdü. Kesinlikle uğramanız gereken bir yer ve menüsü çok zengin. Tavsiyemizdir.
Son kez biraz daha yürüyüp, gezinip, resim çekerek havaalanına doğru ilerledik. Böylece bir gezi notumuzun daha sonuna geliyorduk.
Bir sonraki gezi notumuza kadar, sağlıcakla kalın...
Burcu ve Hakan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder